Ah be Ertuğrul ne çekti bu memleket senden! Hürriyet`in tepesine kurduğun yuvada yıllarca mutlu mesut yaşadın, hiçbir patron kızmadı sana. Şarabın en iyisin içtin, şampanyanın alasını patlattın! Patronlarına sözde akıl sattın! `Türkiye Türklerindir` diyen gazeteyi yönettin sözde! Ankara`yı hiç sevmedin. Cinnah Caddesi kabusundu çünkü! Ama İstanbul tam senlik oldu Ertuğrul. Sosyologtun, antropoloktun! Ama bunların hepsini geçtim de, bir de Çanakkale`nin adını Truva yapalım da dediydin be! Köşe yazısı yazıp, güzel güzel de anlattıydın. "Dur yolcuyu" da görmezden gelip, birinci dünya savaşının kaderini değiştiren toprakların adını Truvaya evşirmek istedin. Sen çok zeki ve yetenekli bir sosyo patronajdın be Ertuğrul. Patronların ne yiyeceğini ne içeceğini düşündüğün kadar, bu ülkeyi de düşünseydin keşke! Solcusu sağcısı, ülkücüsü, dincisi; herkesin şarkılarında kendini bulduğu Ahmet Kaya`ya `Hain` diyerek bu ülkeden kaçıran Ertuğrul, yaptın yine yapacağını!
Ertuğrul Özkök, namı değer büyük gazeteci. Çanakkale`ye gelmiş. 1915 Çanakkale Köprüsünü yürüyerek geçen ilk gazeteci olarak tarihe geçmiş. İyi mi! Gerçekten de bu olmuş. Dört yıldır her ay haber yapan memleketimin gazetecilerinden önce bunu başarmış! Ve oturmuş, bununla övünmüş. Lapseki`de güneşin batışını seyretmiş, Gelibolu`da ayın doğuşunu! Ne şanslı insansın be Ertuğrul! Köprünün adını da Truva yapalım çok güzel olur da deyesdin keşke. Çanakkale`nin adını değiştiremeden ya, içinde kalmıştır belki! Ama üzülme, Karayolları Genel Müdürlüğü Ayvacık tünellerine Truva ve Assos adını vermiş. İyisin hadi yine. Bu aklıda sen mi verdin yoksa diye şüpheye de düşmedim değil hani. `Işık Göründü` törenlerine denk gelince seyahatin, huylanmadım. Sende ki akıl kimde var Ertuğrul. Tarihe geçen Ertuğrul, yine gel Çanakkale`ye. Sen bilirsin zaten bu memleketin değerini! Başımızın üstündesin Ertuğrul!
Napayım arkadaş, gerçekten sinirlendim. Tutamadım kendimi, sinirlerimi size boşalttım. Köprümüzden yürüyerek geçen ilk gazeteci Ertuğrul olmuş be, nasıl sinirlenmeyeyim. Biz ne güne duruyoruz. Anadolu Ajansı`ndan Burak, A Haber`den Vedat ne güne duruyor. Kar kış kahrını çektiler yıllardır.
Neyse işte, bi atarda ben yapayım dedim. Bayadan beri atarlanamamıştım iyi geldi valla! Televizyona falan çıkıp bi kavga falan edemiyoruz ki!
OCAK, ŞUBAT BEREKAT AYI OLDU.
Yaşam kaynağımız; GÜNEŞ VE SU!
Yağmurlar bereket getirdi. Kar, toprağımıza can verdi. Barajlarımız doldu. Güneşimiz bizi yalnız bırakmaz zaten. Suyumuzda var. Daha ne olsun. Hoş gübre mübre çok zamlandı ama olsun. Artık olduğu kadar! Suyumuzun değeri hiçbirşeyle ölcülemez. Su hayattır. Çok şükür.
HASAN TURAN`IN ARDINDAN!
Yoklama memuru Hasan Turan. Çanakkale Deftardarlığı`nın vatandaşla birebir temas ettiği yılların emekcisi. Hasan abimiz. Ne kadar çok üzüldük. Kahlorduk. İyi insanlar böyle çabuk göçmemeli bu dünyadan be arkadaş dedik bir kere, bin kere daha. Ruhun şad olsun Hasan abim benim. Seni hiç unutmayacağız.
BELEDİYEYE TEŞEKKÜR!
Bu sıralar kaytarıyorum. En son yazımı 24 Ocak`tan önce yazmıştım. Ve Uğur mumcu`nun ölüm yıldönümünü hatırlatarak, adını verdiğimiz parkın bakıma ihtiyacı var demiştim. Sağolsunlar. Belediye çalışanları 24 Ocak öncesi parkı elden geçirmişti. Bende törenden önce gidip bakmıştım. Geçikmiş bir teşekkürü onlardan esirgemek istemedim. Sağolun, elinize sağlık.
YORUMLAR